Yıldızların Işığı Daima Üzerinizde Olsun.
Hoşnudiye Mh. 732. Sokak No:28/49 Eskişehir
  • E-Mail
  • Ara

Astroloji

Danışmanlık İçin Mutlaka Benimle iletişime Geçin ?

Videomuzu İzleyin

  • 01 Kişisel Potansiyel
    "Astroloji, içinde saklı olan potansiyellerini keşfetmenin anahtarını sunar."
  • 02 Yaşamın Anlamı
    "Astroloji, seni hayatın büyük resmine bakmaya teşvik eder ve senin rolünü bulman için ışık tutar."
  • 03 Kendine İyi Bakım
    "Gökyüzüne kulak ver ve kendi içindeki dengenin farkına var."
Astrolojinin

Önemi

  • Derinlikli Anlayış
  • Kişisel ve Ruhsal Gelişim
  • Evrensel Bağlantı

Ezoterik astroloji, astrolojiyi sadece yüzey düzeyindeki kişilik özellikleriyle sınırlamaz. Bunun yerine, daha derin bir anlayış sunar ve ruhsal, karmik ve evrensel boyutları keşfetmeyi hedefler. Bu şekilde, insanın potansiyelini ve yaşamının derin anlamlarını anlamak için daha geniş bir bakış açısı sağlar.

Ezoterik astroloji, bireylerin kişisel ve ruhsal gelişimlerini desteklemek için bir araç olarak kullanılır. Astrolojik haritaların daha derinlemesine analizi ve sembollerin yorumlanması, bireylerin içsel potansiyellerini keşfetmelerine ve kendi kendilerini gerçekleştirmelerine yardımcı olabilir. Ezoterik astroloji, yaşamın anlamını bulma, spiritüel büyüme ve ruhsal denge arayışında rehberlik edebilir.

Ezoterik astroloji, bireyleri evrensel bir bütünün parçası olarak görmeyi vurgular. Yıldızların ve gezegenlerin enerjileriyle uyum içinde çalışmayı öğrenerek, insanların kendi içlerinde ve çevreleriyle olan bağlantılarını güçlendirmelerine yardımcı olur. Bu bağlantılar, insanların kendilerini ve başkalarını daha iyi anlamalarını, evrensel bir perspektiften hareket etmelerini ve daha derin bir anlamla yaşamalarını sağlayabilir.

EZOTERİK VE EGZOTERİK NE DEMEKTİR?

“İç, içsel” anlamındaki “esoterikos” sözcüğünden ya da “görüyorum, içsel olan, gizli olan” anlamlarına gelen “eisotheo” sözcüğünden türetilmiştir. Karşıt anlamlısı “dışrak”tır. 

Ezoterizm sık sık, yanlışlıkla mistisizm ile karıştırılarak dinsel alana sokulmaktadır. EZOTERİZİM ne bir dindir, ne de bir dinin iç kısmıdır. Kaynağını herhangi bir dinden de almaz. 

İçrekçilik, batınilik ya da ezoterizm, bir konudaki derin bilgilerin ve sırların ehil olmayanlardan gizlenerek, bir üstat tarafından sadece ehil olanlara inisiyasyon yoluyla öğretilmesidir. Ezoterizm bir din veya bir inanç sistemi değildir. Çoğunlukla ezoterik (içrek) yani ezoterizm ile ilgili veya ezoterizme dair şeklinde kullanılır.

 

Ezoterizm kelimesinin karşıt anlamlısı, egzoterizm ya da eksoterizmdir. Egzoterizmin kelimesi ise; dışsal, genel ve herkesin olabilen anlamlarına gelmektedir. Gizemcilik ezoterik kabul edilirken dinler genellikle egzoterik kabul edilir.

Ezoterizmin Temel Özellikleri

  • Ezoterik öğretiler, egzoterik öğretiler gibi herkes tarafından bilinmez. Tam tersi, belirli kişilerin çeşitli aşamalardan geçerek bilmeye hak kazandığı öğretilerdir.
  • Öğretinin aktarılacağı kişiler özenle seçilir, bir eğitim sürecinin ardından inisiyasyon yöntemiyle topluluğa kabul edilirler.
  • Öğretiler, inisiyasyon yöntemiyle bir dereceler ve unvanlar sistemi içinde aktarılır.
  • Öğretiler simgeler, alegoriler ve özdeyişler içerir. 

Ezoterizm, bilgiyi geliştirmek, derinleştirmek, yenilemek ve genişletmek için topluluk üyelerinin uyumlu bir şekilde iletişim kurmasını da amaçlar. Ezoterik bilgileri öğrenmeye başlayan kişi, bilgileri sadece kendisi için öğrenmez. Aynı zamanda bu bilgileri birleştirir, geliştirir, olgunlaştırır ve başkalarına aktarır. Ezoterik öğreti sistemleri, insanların doğa yasaları, evrenin gerçekliği ve yaşamın gerçeklikleri üzerine düşünmeye başlamalarıyla ortaya çıkmıştır. Ezoterik sistemlerde, ulaşılan gerçeklerin çok az insan tarafından anlaşıldığına ya da algılandığına inanılır. Bu yüzden ancak belirli bir seviyeye gelen kişilere aktarılabilirler. Bu yüzden, ezoterik topluluklar kapalı bir yapıya sahiptir.

BATİNİ YA DA ZAHİRİ NE ANLAMA GELİR?

Zahir İsminin Anlamı:

 – Parlak, parlak yıldız. Hadid Suresi 3. Ayette geçmektedir.

 – Açık, açıkta olan, belli. Herhangi bir şeyin görkemi ve dış görünümü

 – Suret, görünüş, dış yüz

Batın İsminin Anlamı:

 -Gözle algılanamayan, mekân ve zaman nisbet edilmeyen her açıdan yegane ve tek olan

 -İç, gizli, görünmeyen

– Karın

 -Kuşak

Zâhir= şu gördüğümüz alem ve onda cereyan edenlerdir. 

Bâtın= hepimizin iç âlemi; aklı, kalbi, zihnidir.

BÂTIN: Bir şeyin içi, gözle görülemeyen tarafı, Allah’ın isimlerinden biri.

Bâtın kelimesi Kur’an’da değişik anlamlarda kullanılmıştır. Bâtın, her şeyden önce Esmau’l-Hüsna*’dan biridir:

“O Evvel (her şeyden önce) dir, Ahir (kendisinden sonraya hiçbir şeyin kalmayacağı son)’dur. Zâhir (varlığı aşikâr)’dır. Bâtın (gerçek mahiyeti insan için gizli) olandır. ” (el-Hadîd, 57/3).

RUHSAL VE MİSTİK OLMAK RUHSAL BİR ARAYIŞ YA DA BİR İHTİYAÇ MI?

“İnsan” der Şeyh Muhyiddin, “Hakikati bakımından tek, güçleri bakımından çoktur.”

Bu çokluk nedeniyle, insanı -ve dolayısıyla kendimizi- anlamakta ve tanımakta güçlük çekeriz. Zira duyular, duygular, kalp, akıl, hayal, idrak ve irade esasında çoğalan o güçler, insanın mekân edinme bakımından, tek bir öze sahip olsalar da yerleşme düzeylerinin her fertte farklı olması nedeniyle farklılaşırlar.

MUHYİDDÎN İBNÜ’L-ARABÎ Fütûhât-ı Mekkiyye’sinde, söz konusu güçleri, bilmeyi irade edenlere tezahürleriyle birlikte anlatmıştır. Bundan asıl maksadının ne olduğunu ise, Frithjof Schoun’un şu cümlelerine yaslanarak verebiliriz:

İnsanın akıl, irade ve duygudan yaratıldığını söylemek, insanın Hakikat, Yol ve Erdem için yaratıldığını söylemektir.” Bir başka deyişle; Akıl, Hakikat’i kavramak için, irade Mutlak İyi üzerinde yoğunlaşmak için ve duygu Hakikat’e ve İyi’ye uymak için yaratılmıştır. ‘Duygu’ yerine ‘nefs’ veya ‘sevme melekesi’ de diyebilirdik, çünkü bu insanın temel bir boyutudur; duygu, çoğu zaman düşünüldüğünün aksine, bir zayıflık değildir; bilakis ‘Tanrı, Sevgidir’ sırrına uygun şekilde İlahi Tabiat’a katılmaktır.”

Perispri

Perispri, klasik ruhçuluk anlayışına göre, ruh ve beden bağlantısını sağlayan yarı maddî, akışkan bir bağdır; ruhun normal koşullarda göremediğimiz esîrî bedenidir. Madde-dışı bir varlık olan ruh madde evreninde icraatte bulunabilmek için doğal olarak bir araca gereksinim duyar ki, bu araca perispri adı verilir. Bu, ruhun bir bakıma mantosu, örtüsü ve dışa ait, maddi uygulama aracıdır. Fiziksel beden, perispri kalıbı üzerine kuruludur; insan bedeninin ruhtan beslenmesini sağlayan ve insan bedenini ayakta tutan perispridir. Ölümden sonra yok olmaz, ruha bağlı kalmaya devam eder. Perispriyi teozoflar astral, mantal, kozal bedenler şeklinde kısımlara ayırırlar.

Yukarıdaki değerli mısraları özümsediğimizi kabul ederek astroloji gözüyle bir çıkarımda bulunacağım;

İlahi tabiata katılmak maksadıyla idrak etmeye meyledenler önce bir perde ile karşı karşıya gelirler. Dolayısıyla insanın ruhunda ilk zuhur eden astrolojik gösterge Ay dır. İlk emel, ilk hedef, ilk zihinlere sızan ışık ay vasıtası ile vuku bulur. Yaratılış ve varlıktaki ana amaç insanın hamd-ı senasını idraktır. Duyusal ve ruhsal kişilik önce cilalı bir aynaya bakmaktadır. (Güneşten süzülen ışık) ay ve onun tesirlerini hissediş, süptil enerjileri emerek ruhsal bilinci yüksek potansiyele ulaştırmada bir araç olur. Bilincin inşası için bir temel arıyor insan, köke ve kökene olan kopmaz bağlarından mütevellit…

Manada vahdete varış ay ile mümkün oluyor, seyir halinin hızına bakılırsa… Bütün diğerlerine değip geçen o Ay her bir durakta, kürede, dairede, gemide kısaca gezegenlere temas ettikçe unutulan levh-i mahfuz da bir uyanış sentez ve büyüme gerçekleşiyor.

İrfan kalp ile bir oluyor, akıl ise sessiz o vakit! AY eğer şuur ise spritüel değerlerin kazanımı adına bir depodur, buradan kurulacak köprü ise tekâmül yolundaki minik adımlar…

DÜNDEN BUGÜNE TARİHSEL ANLAMDA İÇREK OLAN BİLGİLER BÜTÜNÜ İLE NEDEN HERKES İLGİLENMEYİ YEĞLEMEZ?

Mistisizm akılcılığın karşısında yer alır. Paganizm dinin karşısında yer alır. Büyü bilimin karşısında yer alır. Astroloji ise astronominin karşısında yer alır. Mistisizm, aklın analitik ve sözel şekilde çalışmasına karşı içinde bulunduğumuz çevrenin kişisel ve bütüncül deneyimini esas alır. Evrenin gerçekliği, görünen yüzüne bakarak anlaşılmaz, aksine onu anlamak için görünmeyen yüzünü keşfetmek gerekir. Gerçeklik gizlidir ve kişilerin geliştirdikleri bir yetenekle keşfedilebilir. Bu herkesin sahip olduğu bir yetenek değildir. Ayrıca evren parçalara ayrılarak anlaşılamaz, sadece bütüncül olarak anlaşılabilir. Sözler ve kavramlar bu bütünlüğü hatalı şekilde belirli yönleriyle tasvir edebilir. Oysa onu sözlerle değil, kişisel deneyimle anlayabiliriz.

Dünya beni nasıl görüyor, bilmiyorum; ama ben kendimi şöyle görüyorum: sahilde oynayan ve ara sıra düzgün küçük taşlar ya da olağanüstü güzellikte midye kabukları bularak oyalanan bir çocuk gibiyim; oysa, tam da önümde, büyük bir gerçeklik okyanusu keşfedilmemiş olarak ufka doğru uzanmaktadır (Newton, 1992, s. 494).

Tecrübe edebileceğimiz en güzel ve en esaslı duygu, mistik heyecandır. Bütün gerçek bilimlerin kaynağı bu duygudur. Bu duyguya yabancı biri olarak hayret ve hayranlıkla kendinden geçemeyen kimsenin ölüden pek bir farkı yoktur. Nüfuz edemediğimiz şeylerin gerçekte en yüksek bilgelik ve en parlak güzellik halinde tezahür ederek varlık sürdüğünü ve bizim o yeteneklerimizce ancak ilkel formları halinde kavranabildiğini bilmek -bu bilgi, bu duygu- gerçek dinin merkezinde almaktadır (Einstein, 1991, s. 191).

Zen kimseyi zenginleştirmez. ‘Bulunacak’ kimse yoktur. Kuşlar çıkagelip olması beklendikleri yerde bir süre seğirtebilir. Ama çok geçmez, başka bir yere giderler. Gittiklerindeyse, o yerde bulunan ‘hiç’ ya da ‘hiç kimse’ aniden tezahür eder. Zen budur işte: her zaman oradaydı ama ‘leşçi’lerce fark edilmedi; çünkü onların ilgi duyduğu türden bir av değildi (Merton, 1968, s. ix).

Temel anlamıyla manevi olgu, gerçekliği tahkim eden irtibat ve bütünlük duygusunun tecrübe edilmesidir. Bu tecrübenin derinliği; bireyin ‘kendilik‘ yaklaşımlarını bir yana bırakma ve böylece de söz konusu irtibat ve bütünlük durumuna ulaşma melekesine bağlıdır.Söz konusu bütünlüğü elde etme boyut ve sıklığı açısından insanlar arz etse de, otantik tecrübe, kişisel dereceleri belirlemeye matuf yarışmacı mukayeseleri iptal etmektedir. ‘Ben daha manevi ve takva biriyim’ sözü artık anlamlı değildir, zira ‘ben‘ ve ‘o‘ daha büyük bir bütünün parçaları olarak -ve bu parçalar da bütünden ayrı düşmeksizin- tecrübe edilir. Mukayeseyse parçaları bütünden ayırmayı gerektirir

Âlimleri, şeyhleri, takvâ sahibi sâlih müminleri, akrabaları, arkadaşları, mübarek beldeleri ziyaret etmek; ilim ve edep öğrenmek, yolculuğun zorluklarına katlanarak nefsi terbiye etmek, riyâzet yapmak, şöhretten kaçıp bilinmeyen bir memlekette tanınmayan biri olarak yaşamak, fitne ve fesattan uzaklaşmak ve hicret etmek seferin maddî ve bedenî sebep ve gayeleridir. İlk zâhid ve sûfîler, nefis terbiyesi bakımından faydalı olduğuna inandıklarından çokça yolculuk yapmışlar bu sebeple “sâihûn” (seyyahlar) diye anılmışlardır. Ancak tasavvuf ehli, kötü bir huydan uzaklaşıp güzel bir huya erişmek ve güzel bir huydan daha güzeline ulaşmak için kalp ile yapılan “mânevî-bâtınî ”sefere öncelik vermiştir.

EZOTERİK ASTROLOJİ VE ALMUTEN NE DEMEKTİR?

Öze dönüş yolculuğunun ve soyut mana alemine doğru uzanan seyir halinin, 7 tesir kuşağı ya da 7 ışık öğretisi olarak da anılan Ezoterik astrolojinin en temel kavramlarından geçen yazımızda kısaca söz etmiştik. Bu yazımızda ise Ezoterik astroloji anlayışının gezegensel tesirleri hakkında sentez bir bilgiyi sizlere sunmayı ümit ediyorum.

Tüm maddi varlığımıza sinen gökyüzü enerjilerini içrek bir dil ile açıklamak amacıyla madde ötesine yansıyan ve dünyasal alana açılan varlıksal yasalar ile kozmik bütünlüğün iz düşümünü temel anlamda inceleyen ilim alanı “Ezoterik astroloji” olarak tanımlanabilir. ‘Batıniyye’ ya da ‘gizemcilik, içrekçilik’ ne demektir? Dışa kapalı bir zırh gibi (beden) adeta içe dönük, en derinlerde (ruh) apaçık olmayanı, görünmeyen boyutları anlamak ve manaya ulaşma ümidiyle -mutlak olan yaratıcıyı- özümsemek, varlığın hakikatine ulaşma gayreti olarak ifade edelim.

Bilinç seviyesi ve idrak kapasitesi kişiye özel olduğundan Ezoterik astroloji sanki insanın kendinden kendine bir varış, bilinmeyeni keşfediş, cevapları arama dürtüsü ile kökü kavrayış, öz bilgiyi hakikat ile buluşturmak olarak nitelendirilir. Özetle bu yolculuk kişiye özeldir. Cevher öznenin cevheridir… BEŞER Kendinde saklı olanı ancak Rabbine vararak öğrenen ise, tekrar kaynağa dönüş, kendini bilmekle dolayısıyla Rabbini bilmekle mümkün olur.

Büyük Ruh’tan Tek olan insanlığın Ruhuna doğru evrilişi ifade eden Ezoterik Astroloji; belli bir azınlığın sabırla ilgilendiği uzun bir yolculuğun kadim hikayesidir. İnsan bilinçli ya da değil daima kendine bir ‘Rehber’ arar, dolayısıyla antik dönemden bugüne kozmosu anlama çabası insanlık alemi için vazgeçilmez bir menzil ve kendisinden daha yüce olana doğru meyletme arzusu olarak değerlendirilmelidir. Aslına bakılırsa sistemin verileri, rumuzları, imajları kısaca sembolleri daima göklerle yakından ilişkili, bilincin saf niteliği daima sevgi ile ilintilidir. Ezoterik Astroloji; Ruh ‘un Tanrısal arayışında bir mercek, sınırsız bir kavrayış ile gelişen bilincin yöneldiği en güvenli metafizik yöntemidir.

İnsan yapısında yedi büyük enerji merkezi ile canlanan ‘çakralar’ kozmik ilahiyatın bir resmi, merkezden insana sirayet eden ışınlar ile aydınlanan ışık bedenler (astral beden) ise 7 adet kutsalı (gezegen) özümseyerek: ‘Bir’ olana ulaşma gayesinin ifadesidir. Tek yaşam kaynağı, tek yaşam gücünü anlatan 7 adet gezegen tüm astroloji ilminin de en sağlam dayanağı ve temeli olarak kabul edilmiştir.

Evreni, tek bir madde ve tek bir ruh ile tek bir canlı varlık olarak düşünün. Tüm kılıklardan sıyrılmış temel nedenleri düşünün. Madde, neden ve amaç arasında ayrım yaparak şeylerin doğasını iyi düşünün. Marcus Aurelius’un değerli dizeleri bize insanın gayesi ve bütün varlığında huzuru hissetmek, içindeki sonsuz bilinci ‘Birlemek’ arzusunu akla getirir. Fakat nasıl? Ne türlü bir hizmet ile? Nasıl bir metot ile? Takdir edersiniz ki, verilecek cevaplar semanın benzersiz harflerinde gizlidir.

ALMUTEN NE DEMEKTİR?

Kutsal Koruyucu Melek,

Mezmur 90:11 şöyle der: “Çünkü O, seni bütün yollarında korumak için meleklerini senin üzerine görevlendirdi.” Aziz Jerome, “her insanın doğumundan itibaren onu korumakla görevlendirilmiş bir meleği olduğuna göre, ruhun onuru ne kadar büyük” (İletişim Matt., xviii, lib. II).

Öyleyse koruyucu melek nedir? Ayrı bir bedenlenmiş insan olarak varoluşunuzun nedeni olan tohum fikri veya anlayışıdır. Bu tohum fikri, sizin düşüncelerinizi düzenler. Hayat hikayenizin dışsal tezahürünün ardındaki gizli itici güç olan temel değerin veya iyiliğin farkına varma çabasında sizi rotasında tutmaya çalışarak hayat sürekli (“Melekler” Robert Zoller, sayfa 19).

EZOTERİK AY ve EŞDEĞERLİK PRENSİBİ

Eşdeğerlik ilkesi, bireyin bir duruma ulaşmak adına harcadığı enerjiye verilen addır (ay) Psikolojik açıdan enerji daima vardır (mars), yok olmaz (plüto-güneş). Bir değerin azalması, bastırılması, diğer bir değerin çoğalmasına, belki de rüyalar kanalıyla ortaya çıkmasına yol açar (Neptün-Jüpiter, Ay). Enerji hareket ile birleşerek kişilik öğeleri arasında gelip gitmeye ivmelenmeye başlar (Güneş-Mars). Enerji gerekirse de dışarıdan enerji transfer eder. Entropi ilkesi gereği, kişilik içindeki sinerji hep eşitlemeye, dengelemeye ve enerjinin sağaltılmasına  yönelik çalışır. Kişilik içinde de bir ögenin enerjisi çok fazla ise bu ögeden enerjisi az olana doğru bir akış gerçekleşir, ahenk sağlanıncaya kadar da devam eder. Aslında  sistemin çarkları dönmeye programlıdır (ZODYAK)  ve  denge tam anlamıyla sağlanamaz. Yaşamın amacı ise bu dengeye varmak ya da ulaşmaktır (Suptil Güneş). 

İnsanlar tek aradığımızın hayatın anlamı olduğunu söylüyorlar. Ben gerçekten aradığımızın bu olmadığını düşünüyorum. Bence aradığımız şey, hayatta olma deneyimi. Böylece tamamen fiziksel düzlemdeki hayat deneyimlerimiz, kendi iç varlığımızda ve gerçekliğimizde de anlam bulacak ki hayatta olmanın coşkusunu gerçekten hissedelim.” –Joseph Campell

Yukarıda belirtmiş olduğumuz Joseph Campell’in değerli mısraları bizlere Ruhun amacı hakkında bir fikir veriyor ve tefekkür etmemizi de sağlıyor. O halde; ruh deneyim aramaya programlı, duygu ve tecrübe karışımından oluşan tüm sinerjiyi, maddelerin potansiyel güçlerinden daha büyük metafiziksel bir kuvvetle birleşmesine vesile olan Tanrısal bir parçadır. Şimdi bu tanrısal parçaya astroloji terminolojisinde Ay adını vereceğiz ve Ay’ın burçlardaki potansiyeline bir göz gezdireceğiz;

 

AY KOÇ BURCUNDA: Astral alemlere doğru ruhun taşıyıcısı olan ay koç burcunda konumlandığında; evvela düşünce peyda olur. Koç nodal haritada baş bölgesi ve zihinsel faaliyetleri temsil eder. İlk izlenimler ve hareket koç ile yeni bir ay fazının başlangıcını akla getirir. Düşüncelerin perdeleri aralanır, geleneksel astrolojide yücelimi olan Güneş koç evresiyle ifade edilmek istenen içrek anlam, bu aşamada gerçekleşen aydınlanma ile tanışmaktır.

Ay koçun arayış prensibi; enerjiyi düşünceye, düşünceyi de dünyevi planlara aktarmak ile ilgilidir. Varoluş deneyemi; yüksek bilgiden yararlanmak, pozitif zihinsel durumu sürdürmek, inandığı tüm savları ne pahasına olursa olsun müdafaa etmek üzerine kuruludur. Arzu etmek, niyet etmek, baş koymak, hedefe kitlenmek, amaca yönelmek ay koç burcunun başlangıç enerjisini ve kimliğini ön plana çıkaran niteliklerdir. Koç burcunun yöneticisi Mars sembolündeki mızrak ya da erkeklik organı olarak da tarif edilen eril imge, demirin de simyasal simgesidir. Eril ilke evreni ve varoluşu dölleyen, üretim ile kaynayaşan, yaşam enerjisi, fiziksel güç ve dayanaklığın göstergesidir.

AY BOĞA BURCUNDA: Astral beden fiziksel bedenin tam karşılığıdır. Zodyakta 2. Ev olan boğa burcu fiziki bedenin ayrımına varmayı, dokunmak, temas etmek ve beş duyu ile farkında olmayı ifade eder. Boğa burcunun yönetici gezegeni olan Venüs fiziksel alemin kraliçisidir. Maddesel evreninde kendi manzarasına sanatsal bir bakış atarak, kendine özgü gereksinimlerine adapte olan ay boğa evresi ile farkındalık mekanizması ortaya çıkar. Ay boğa kazanç, mülkiyet, servet, sosyal beceriler, aşk ve estetik konularını yönetirken adeta beşerî alemi avucunun içine alır. Antik çağ astrologları ay boğanın 3. derecesine ulaştığında yücelim olarak kabul etmişlerdir .Bu derece ile anlatılmak istenen Ay’ın boğa ile özdeş nitelikte, güvenli ve rahatta dingin ve kararlı olduğu manası çıkmaktadır. Ebu Ma’şar der ki; “Ay, Boğa’da yücelir. Çünkü, Güneş Koç’ta olduğu zaman yücelir ve Ay da Boğa’ya geçtiğinde, gökyüzünde henüz yeniay olmuştur. Yani, Ay’ın ışığı görünür hale gelmiştir. Boğa burcu, Ay’ın üçlüsünde bulunduğu ilk burçtur. Çünkü Boğa, Güneş’in yüceldiği burç olan Koç’tan sonraki ilk burçtur. Bu yüzden, Ay, işleyişinde Güneş ile alışveriş içindedir.”

Ay boğanın arayış prensibi; sürekli değişimden uzak, güvenli ve doygun bir yaşam sürmek için tüm olası maddesel imkanları aktive etmek ile ilgilidir. Bilgiyi ve gücü sanki tahtından kalkmadan alt planları birbiri ardına geçerek estetik bir biçimde kenara iter (tarot kartlarında imparatoriçe). Sevgi ve ikili ilişkiler yoluyla yaratıcı dürtünün özünü arar. Farklı kültürlerde bahsi geçen mitlere bir göz atarsak örneğin; Yunan kültüründe Afrodit, Roma’da Venüs, Yüce Anne Kibele ve İştar olarak da anılan gezegenin Ay boğa sürecindeki arayışı; aşk, zevkler, güzellik ve sanat ile ifade edilebilir.

AY İKİZLER BURCUNDA;Astral alemler arasında en kolay titreşen boyutlar arasında kolaylıkla hareket edebilen taşıyıcı Hermes (Merkür) mitolojisi ile karşımıza çıkan ikizler aşaması bizlere; esnek, uyumlu, çevik, konuşkan, meraklı, pozitif ve değişken bir karakterini hatırlatır. Metali cıva olan Merkür; akışkan, parlak ve değişken alşimik bir yükselmeyi izah eder. Ay ikizler ile her şeyin dönüşeceğini, daha yüksek mertebeye erişerek gelişeceğini gösterir.

Ay ikizlerin arayışı; rasyonel, anlayışlı, neşeli, özgürlüğüne düşkün, ikna kabiliyeti yüksek ve interaktif bir özelliği ifade ederken bu çok yönlü mizaç; duygularını mantık ile harmanlayarak doğrudan iletişim kurmayı ima eder. İçgüdü, sezgi ve bilinçaltını başkalarına empoze ederek zihinsel açlığını gidermek ister. Ay’ ın ikizler burcu ile seyri cevabını aramaya koyulan soru sormaktan vazgeçmeyen bir seyyahı akla getirir. İletişim ve nefes almak arasında ayrım gözetmeyen, enerjisinin çoğunu anlamak, düşünmek, değerlendirmek üzerine geliştiren bu burç kısa cümlelerden hoşlanmayabilir. Merkür başak burcunda yönetici ve bir üst oktavı olan kova burcunda kendini ifade ettiği en iyi yerdedir. Eskiler derler ki; “Merkür, Başak’ta yücelir. Çünkü, Başak burcu mevsimsel olarak yazın bitişini ve sonbahara geçişi anlatır. Merkür Balık’ta düşer, çünkü bu burç Başak burcunun karşısındadır.” Merkürün Kova da kendini ifade etme boyutu çok katmanlıdır. Farklı düşünceler, açık vizyonlar, uzay, astronomi ve astroloji gibi konularda artan meraklar, sıra dışı mevzular öne çıkarken kısaca geleneksel görüşe karşı tutumlar söz konusudur.

AY YENGEÇ BURCUNDA; Varlığın yaşamı, canı buradadır. Astral alemlerden yansıyan tüm manzaralar ve aynadaki akis bu alemde tezahür eder. Ruh bir sahneden diğerine geçiş halindedir, ay burcu ise ruhun bir tanrısal parçacığı, varış noktasına taşıyıcısı görevini üstlenir. Ay hassas, yumuşak ve naiftir…. Huzur ve sükût arar… Ay yengeç burcunda iken; barışcıl, üretken, naif ve adaptasyonun kolaylaştığı bir aşama söz konsudur. Ay besleyeci özelliği ile büyüyen, artan, çoğalan etkiler ortaya çıkar. Ay beşeri yaratılışı, rahimi, dünya denilen kürenin hafızasını simgelerken ruh ve beden olarak anlamsızca ikiye ayrılan bütünlüğün ifadesidir. AY, Adem ve Havva’ nın da kozmik annesidir. Tüm oluş ve bozuluşlar bütünden ayrılan sözde parçalar ve ruhani güçlerin sonsuz tesirleri bu semada gizlidir.

Ay yengeç burcunun arayışı; Ay bu burçta kendi meskenindedir. Duyguları, bilinçaltını, mantıktan uzaklaşan temasları ifade eden çok hassas ve empati içeren ay yengeç aşaması ruhun doyum aradığı bölgedir. Psişe aydan yansıyanlar ile tedavi edilir, şifa ayın parlak yüzünden gelir. Ay yengeç burçları ayna misali yansıtan, püskürten, ileten bir enerji ile dünyaya gelirler, ruhsal arayışları samimiyet ve uysallık ile köklerini beslemektir. Sadakat, bağlılık, annelik ve babalık kimlikleriyle öne çıkarlar. Böylelikle ruh doyuma ulaşacak, kökeni diri tutma bilinci ile canlılık ve üretkenlik arasında bir köprü oluşacaktır. Ay yengeç burcu ile dünyaya gelenler Ay’ın 8 farklı  yüzü olan ay fazının da karakteristik özelliklerini sindirdiklerinden  değişken, manyetik, mistik ve renkli tipleri ifade eder. Ay muhteşem birincil ve ikincil duygu kümelerini temsil eder; duygusal ve zihinsel süreçleri de tanımlayan bu açıklama; durugörü ve astral hissedişler ile ilintilidir. Ay burcu yengeç; vicdan, samimiyet, güven ve şefkat bu sürecinin anahtar kelimeleridir.

Değerli okuyucular ilk paragrafta Eşdeğerlik prensibi ile izah etmeye çalıştığımız bu ilkeyi astroloji terminolojisi açısından önemli görüyor ve ay ile ilişkilendiriyorum. Ay burcunuz hakkında kısmen de olsa yeni bir bakış açısı ile değerlendirdiğinizi ümit ettiğim yazı dizimize, haftaya kaldığımız yerden  (4 burç ile) devam edeceğiz, yıldızların ışıkları sizlerle olsun!

Ezoterik Araştırmacı

   Elif Tanış

Makale tarafımdan yazılmıştır.

5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanunu gereğince eserin yayın hakları Elif Tanış’a aittir. Yazarın yazılı izni olmadan eserin tümü veya bir bölümü çoğaltılamaz, dağıtılamaz, satılamaz.

"Astroloji, doğduğumuz anın göksel bir yansımasıdır; haritamız ise yaşamımızı bu büyük kozmik resme dönüştürür."

25K
Kitlesel Erişim

BURÇLAR VE DEĞERLİ TAŞLARI

Günümüzde burç taşları üzerine yazılmış nice farklı kaynak bulunsa bile doğum taşları birçok gelenek, görenek ve inanç sisteminde benzer etkiler içermektedir ve önemli bir yere sahiptir. Eğer doğru taş seçimini başarırsanız aura ve çakralar üzerinde olumlu etkiler söz konusudur.  Örneğin, burç taşınızı yaşam alanınızda bulundurabilir ve özellikle küçük formlarını çantanızda taşıyabilirsiniz. Dolayısıyla size hem koruma sağlayacak hem de gün içerisinde enerji seviyenizi yükseltecek. Burç taşınızı doğum ayınıza göre seçebilirsiniz.

Kısaca doğal taşlar ile ilgili bir liste paylaşalım;

  • Ocak Burç Taşı: Lal Taşı
  • Şubat Burç Taşı: Ametist
  • Mart Doğum Taşları: AkuamarinKan Taşı (Blood stone)
  • Nisan Doğum Taşları: Elmas, Kristal Kuvars
  • Mayıs Doğum Taşları: Zümrüt, Krisopraz
  • Haziran Doğum Taşları: İnci, Aytaşı, Alexandrite
  • Temmuz Doğum Taşları: Yakut, Karnelyan
  • Ağustos Doğum Taşları: Peridot, Oniks
  • Eylül Doğum Taşları: Mavi Safir, Lapis Lazuli
  • Ekim Doğum Taşları: Opal, Turmalin
  • Kasım Doğum Taşları: Sarı Topaz, Sitrin
  • Aralık Doğum Taşları: Turkuaz, Mavi Topaz

Aşağıdaki listede doğum ayınıza göre farklı taş seçenekleri hakkında bir liste paylaşacağım, doğum ayınıza göre bu listeden faydalanabilirsiniz.

Koç burcu ile uyumlu taşlar:

  • Mart ayı: AkuamarinKan Taşı , Kırmızı mercan
  • Nisan ayı: Elmas, Kristal Kuvars, Pembe kuvars

Boğa burcu ile uyumlu taşlar:

  • Nisan ayı: Elmas, Kristal Kuvars
  • Mayıs ayı: Zümrüt, Krisopraz, Yeşim

İkizler burcu ile uyumlu taşlar:

  • Mayıs ayı: Zümrüt, Krisopraz
  • Haziran ayı: İnci, Aytaşı, Alexandrite

Yengeç burcu ile uyumlu  taşlar:

  • Haziran ayı: İnci, Aytaşı, Alexandrite
  • Temmuz ayı: Yakut, Karnelyan

Aslan burcu ile uyumlu taşlar:

  • Temmuz Doğum Taşları: Yakut, Karnelyan
  • Ağustos Doğum Taşları: Peridot, Oniks

Başak burcu ile uyumlu taşlar:

  • Ağustos ayı: Peridot, Oniks, Yeşim taşı
  • Eylül ayı: Mavi Safir, Lapis Lazuli

Terazi burcu ile uyumlu taşlar:

  • Eylül ayı: Mavi Safir, Lapis Lazuli
  • Ekim ayı: Opal, Turmalin

Akrep burcu ile uyumlu taşlar:

  • Ekim ayı: Opal, Turmalin
  • Kasım ayı: Sarı Topaz, Sitrin

Yay burcu ile uyumlu taşlar:

  • Kasım ayı: Sarı Topaz, Sitrin
  • Aralık ayı: Turkuaz, Mavi Topaz

Oğlak burcu ile uyumlu taşlar:

  • Aralık ayı: Turkuaz, Mavi Topaz
  • Ocak ayı: Lal Taşı

Kova burcu ile uyumlu  taşlar: 

  • Ocak ayı: Lal Taşı
  • Şubat ayı: Ametist

Balık burcu ile uyumlu  taşlar:

  • Şubat ayı: Ametist
  • Mart ayı: AkuamarinKan Taşı (Blood stone)

Ezoterik Araştırmacı

   Elif Tanış

Makale tarafımdan yazılmıştır. 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanunu gereğince eserin yayın hakları Elif Tanış’a aittir. Yazarın yazılı izni olmadan eserin tümü veya bir bölümü çoğaltılamaz, dağıtılamaz, satılamaz.

                                                                                                                 ASTROLOJİ VE SEMBOLLER

Astroloji, göksel cisimlerin ve astronomik fenomenlerin, insan karakteri ve kaderi üzerine etkilerinin olduğu önermesini konu alan, insanın ruhsal serüvenini açıklamak için göksel sembollerden faydalanan kadim bir ilimdir.Yunanca yıldız anlamına gelen ‘astro‘ ve bilgi anlamına gelen ‘logos‘ kelimelerinden türemiştir.

Dilimize Yunanca’dan geçmiş olan ‘sembol’ kelimesi ise Antik çağlardan bu yana kullanılmaktadır. Bir şeyin doğrudan anlatımı yerine, çağrışımına ve imgeye dayalı anlatımında kullanılan görsellere sembol denir. Astroloji ilmi’nin imge ve simgelerle olan yakın ilişkisi ise gökyüzü ve yeryüzü arasındaki bu ortak işaret dilini okuma sanatıdır. Semboller, insan yaşamının ilkel günlerinden beri hayatın içindedir. 

 

KOÇ BURCU SEMBOLÜ;  Koç’u temsil eden grafik sembolü, değiştirilmiş bir harf olan “V” harfine benziyor. Eril güç, cesaret ve inisiyatif, yaşam arzusunun bir sembolüdür. Ateş’in çocukları daima ilk adım atmaları ile ünlüdürler! Koç burcu evrenin patlayıcı ve yaratıcı enerjisini temsil eder.

 

BOĞA BURCU SEMBOLÜ; Boğa sembolü, iki zıt ilkenin karakteristiğidir – ruhun enerjisi olarak Ay, feminen prensibi geliştiren Ay ve güneş enerjisini sembolize eden bu etki aslında madde evreninin formu ile ilgilidir. Boğa’nın Tanrı’ya ve kozmosa değil, Dünya’ya ve doğaya daha yakın olduğunu düşünebilirsiniz, çünkü o madde ve formların efendisidir! Lakin Boğa sembolünün kısa mesajı; dünyayı ifade eden yuvarlık biçimin üzerindeki iki boynuz ile alemlerde var olan zıtlık yasasının ‘Bir’ olana ulaşama akışı ile ilintilidir.

 

 

İKİZLER BURCU SEMBOLÜ; Bu sembol siyah ve beyaz, iyi ve kötünün gündüz ve gece birleşimidir. İkizler sembolü, Romen rakamı ile ikiyi andırıyor. Sembol ile karşıt güçleri ifade eden kutup yasası ile öz’ün anlamını, kısaca sentez gücünün önemini vurguluyor. İkizler birleştiren, bir araya getiren tüm dataları toplamak ile ilgilidir. 

 

 

YENGEÇ BURCU SEMBOLÜ; ters çevrilmiş iki virgüle benzeyen bu imaj adeta onu göreni bir koruyucu his ile çevreler, bu kadınsı bir işaret. Grafik gösterimi, kadınlık, annelik, aynı zamanda sebat ve inatçılık anlamında değerlendirilmelidir. Burcun sembolü erkek ve dişi hücreleri birleştirme işlemi olarak algılanır. Bu sembol ile üreme, doğurganlık, yumurtalıklar akla gelir.

 

ASLAN BURCU SEMBOLÜ; Bir yırtıcı hayvanın kıvırcık ve tamamen asi bir yele olan yumuşak dalgalı imajı bir çizgiyi hatırlatmıyor mu? Bu sembolün zarafeti hem daire ile Aslan burcunun yönetici gezegeni olan Güneş ihtişamı akla getiriyor hem de daireden uzanan dalgalı çizgiyle Güneş’in ısıtan, canlandıran sonsuz etkisinin bizlere olan sirayetini temsil ediyor.

BAŞAK BURCU SEMBOLÜ; Başak, Dünya’nın öğelerini ifade eder. M harfine benzeyen bu sembol hem maddi alemin bir rumuzu hem de Zodyak’taki Akrep burcunun glifi ile benzerdir, fakat Başak burcundaki M harfinin kuyruğu içe doğru Akrep Burcunda temsil edilen M harfi  ise kuyruk dışa doğru resmedilmiştir.Akrep ile madde ve varoluş alemi içten dışa püskürürken (yerden göğe)  Başak burcunda doğadaki düzen ise kendiliğinden (kendi içinde) devam etmektedir. Başak burcu (virgo) buğday demeti taşıyan bakire (Virgin) sembolüyle bilinir. Buğday ise yeryüzünün bolluk bereketin bir göstergesidir. Başak doğanın saf gücüne atıfta bulunan bir işaret ile karşımıza çıkar. Başak burcunun mitolojide bakire Tanrıça olarak bahsedilmesinin sebebi kendine özgü yasaları ile doğanın süregelen üretim gücü ile gerçekleşen yakın ilişkisinin bir temsilidir.

 

 

AKREP BURCU SEMBOLÜ; Sembol atin harfi “M”,  (YANİ MADDE)  sağda küçük bir ok ile biten, sadece zehirli bir iğneyi simgesi ile adeta Akrep burcunun yer altı hikayesini akla getiriyor. Ok maddi evreni ifade eden beşerî düzlemin en katı tanımı ve tutumu gibi görünse de ilahi olanı gökten yeryüzüne doğru püskürtme, aktarma ya da geçirme görevini simgelemektedir. Akrep burcu yer ile gök arasında ya da cennet ve cehennemin tam ortasında hizalanarak bir köprü kurma işlevini üstlenir. Bu yüzden akrep ezoterik bir bakış açısıyla gizli, okült, sırlı ve bilinmeyen alemlerin de efendisidir. Akrep burcu, kimi zaman bir akreple, kimi zaman bir kartalla, kimi zaman da bir yılanla temsil edilmiştir. Bu üç farklı form akrebin ruhu temsil eden farklı boyutlarının erginleşmesi ve dönüşümünün göstergesidir.

YAY BURCU SEMBOLÜ; Sembol yükselmiş bir yay ve ok’u açıkça gösteren bir Zodyak işaretidir. Rastgele nesnelere fırlatıldığı düşüncesi yanıltıcıdır çünkü yay burcu hedef odaklıdır. Yay karakteri amacına yöneldiği anda aşırı diplomasi ve inceliğe sahip, pür dikkat zihinleri ile aslında beşerî dünyayı çözmek niyetiyle sadece bilgiyi ararlar. Yay yüksek kültürü, uzmanlığı, bir konunun her yönü ile tamamına vakıf olmayı bilen ermiş bir arketipi temsil eder. Bu sembolün geleneksel yorumunda kozmik olduğu için hem kutsal hem de ilahi kökene layık olan hem fiziksel hem de manevi olan kusursuz bir insan fikrini ifade eder. Ok, manevi evrimin ve içsel dönüşümün bir sembolüdür.

OĞLAK BURCU SEMBOLÜ; Sırada, simgesi bir dağ keçisinin karmaşık bükülmüş boynuzu olan Oğlak burcu var. Bu versiyon,  boynuzların sadece “V” harfine benzeyen bir desen parçasını oluşturduğunu ve efsanevi bir yaratığın kuyruğu ile resmedilmiş masalsı bir deniz keçisini akla getiriyor. Özetle Oğlak burcunun sembolü, Kaldeliler tarafından Capricornus olarak bilinen kuyruğu balık, üst bedeni keçi olan bir imajın temsildir. Farklı kültürlerde karşılık bulan mitolojik anlamı; bilinçaltını derinlikleri ile ilişkili görülürken denizden gelen ve geceleri yine denize geri dönen, topluma medeniyetin yollarını öğretmeye çalışan bir bilge ile özdeşleşmiştir. Oğlak burcu ışığa ve hayata yükselişi temsil eden Satürn gezegeni yönetimindedir. 

Bu bir yandan beşerî aleme olan bağımlılığın kontrolünü, diğer yandan – dünyevi zevklere karşı- hızlı bir düşüşü ifade eder. Sembol hem dağ zirvelerinde gezen inatçı yarı keçiyi hem de denizin derinliklerin de yaşayan yarı balık olan “canavar” ı gösterirken aslında ikiliğin ve ikilikten doğan kalıcı Bir’e ulaşma çabasını ifade eder. Bu iki imajın iç içe oluşu oğlak burcunun sınırlayıcı formu kadar, sınırsız bir hakimiyet yeteneğini daima özünde barındırdığını göstermektedir.

 KOVA BURCU SEMBOLÜ; Kova sembolünün dalgalı hatlarının suyu temsil ettiği söylenir. İki paralel kırık çizgi, hızlı akan su anlamına gelir. Ayrıca elektriğin grafiksel bir tasviri olduğuna inanmaktadır. Sonuçta Kova modern yönetici gezegeni olan Uranüs tarafından yönetilmektedir. Her şeyi eleştirel bir gözle tanımlayan ve anlamlandıran zihinsel fonksiyonları ifade eden bu işaret Zodyak çarkındaki en zeki kişileri temsil eder. Bir grup insanın içinde herhangi bir düşünceyi ifade edin ve size itiraz eden ilk kişi mutlaka Kova olacaktır. Sizinle aynı fikirde değil farklı görüşlerle muhalif olarak tartışmaya hazır Kova arketipi uçuşan düşünceleri ile entelektüel bir ilişkiden daima hoşlanırlar.

BALIK BURCU SEMBOLÜ; İkili doğanın bu ve değişken bir yapının göstergesi olan bu simge değişken niteliği ile İkizler sembolüne de benzer. İki kıvrımlı çizgiyle tasvir edilen, farklı yönlerde iki balık sabit olmayan derinsel ve bir o kadar yüzeyde olana aynı anda bağlanırlar. Manevi alanda yaşanan iki mücadele ile ruhun arayışının -parlak ve  bütünsel- ifadesidir. Zor ve çok hassas olan bu simge sadece dünyayı anlamak değil tinsel alemle ilişki kurma gayretiyle ilahi bir yolculuğun göstergesidir. Ulvi bir serüvenin, tevekkül ile buluşma gayesini ifade eden ezoterik balık arketipi yüzeyi değil çatışmalardan arınmış birlik alemini arzulamaktadır. Balık okyanusların gizli diline vakıf yüzeyler kadar derinleri de keşfetmeye muktedir, tezahür alemlerinin peşine düşen gizli bir kahramanı mütevazi simgesidir.

Ezoterik AraştırmacıElif Tanış  İletişim adresiezoteriveastroloji@gmail.com

Sizlerden

Haber Almak İçin Sabırsızlanıyoruz.

    Awesome Image